Akdamar Adası Gevaş ilçesinin kuzeybatısında yer almaktadır. Van-Tatvan yolu üzerindeki, Gevaş’a 10 km. mesafede olan iskeleden deniz motorları ile adaya ulaşılmaktadır.
Turistlerin ilgi odağı olan adada, M.S.915-921 tarihleri arasında Vaspurakan kralı I.Gagik tarafından yaptırılmış olan bir manastır kilisesi bulunmaktadır. Bunun dışında ada, birçok doğal güzelliği de üzerinde barındırmaktadır. Adaya ulaşımın daha düzenli hale getirilmesi, kilisenin restore edilerek çevre düzenlemesinin yapılması, doğal ve tarihi değerleri bozmayacak şekilde gelen ziyaretçilerin ihtiyaçlarını karşılamak için tesislerin kurulması buraya olan ilgiyi arttıracaktır.
AKDAMAR EFSANESİ
Van Gölü’nün güneydoğusunda yer alan, uzunluğu 1,5 km,genişliği 0,5 km olan Akdamar adasının ismiyle ilgili şöyle bir efsane anlatılır;
Çok eskiden Van’da bir keşiş yaşamaktaymış. Bu Keşiş’in dünyalar güzeli bir kızı varmış. Kız o kadar güzelmiş ki, O’nu bir gören bin gönülden vurulurmuş. Bu güzel kızın ismi de “Tamara” imiş.
Bütün Van’lı delikanlılar Tamara’nın peşinde dolanadursunlar, Tamara gönlünü yiğit mi yiğit ,yakışıklı mı yakışıklı bir Türk gencine kaptırır. İki sevgili gizli gizli buluşurlar. Bu buluşmalar bir süre devam eder. Sonunda iki gencin aşkını Van’da duymayan kalmaz.
Keşiş kızını bu sevdadan vazgeçirebilmek için ne kadar uğraşırsa uğraşsın başaramaz. Tek çare kızını Van’dan uzaklaştırmaktadır.
Van Gölü’nün en büyük adası olan Akdamar Adası’nda bir kilise yaptırıp, kalan ömrünü kızıyla beraber bu adada geçirmeye karar verir.
Seven iki kalbi birbirinden ayırmak mümkün mü? Tamara ile Türk gencinin aşkları o kadar yüce, o kadar engel tanımaz ki… Keşişin Tamara’yı adaya hapsetmesi de fayda vermez. İki genç anlaşırlar. Delikanlı her gece kıyıdan yüzerek Adaya çıkacaktır. Bu arada Tamara’da sevgilisine adayı bulabilmesi için fenerle işaret verecek, O’na yardımcı olacaktır.
Bir zaman sonra Keşiş, iki gencin buluştuklarını öğrenir. Bir gece kızın bıraktığı işaret fenerinin yerini değiştir. Feneri keskin ve sivri kayalıkların bulunduğu bir tarafa bırakır. Tamara da Delikanlı da kurulan tuzaktan habersizdirler.
Delikanlı her zaman olduğu gibi kıyıdan suya girer, Adadan görünen ışığa doğru yüzmeye başlar. Şansızlık bu ya, o gece hem çok karanlık göl de aşırı dalgalıdır. Delikanlı yüzer yüzer yüzer yüzer… Kollarında derman tükenir. Işığa doğru yüzdükçe ışık uzaklaşır sanki. Dalgalar daha da kudurur. Kuvvetli bir dalga, gücü tükenen delikanlıyı yükselttiği gibi, sivri ve keskin kayalara çarpar. Her tarafı parça parça olan delikanlının, gölün karanlık sularına gömülürken: “Ah Tamara” “Ah Tamara” feryatları kayalıklardan yankılanarak Tamara’ya kadar ulaşır. Artık Tamara’ya dur olur mu? O da gözünü kırpmadan kendisini azgın dalgalarım kucağına bırakır ve kaybolur. Böylece yaşarken bir araya gelmeleri engellenen iki genç, sonsuza kadar sürecek beraberliklerine, Van Gölü’nün lacivert sularının derinliklerini mekan seçerler.
Bu acıklı sonun yaşandığı adanın ismi de o günden sonra “Ah Tamara” nın değiştirilmesi ile “Akdamar” olur.